Ultrason tıp alanında ses dalgalarının kullanımı ile gerçekleştirilen bir görüntüleme yöntemidir. Vücudun iç kısımlarında yer alan organların ya da dokuların genel olarak görüntülenmesi amacıyla gerçekleştirilen ultrasonografi tanı konması, gebelik takibi gibi alanlarda çok büyük bir öneme sahiptir. Ultrasonda sanıldığı gibi halk arasında radyasyon olarak tabir edilen X ışınları kullanılmıyor. Sağlığa hiçbir zararı bulunmayan ses dalgaları kullanıldığı için özellikle gebelik takibinde ultrasondan faydalanılıyor.
Öncelikle ultrason işleminin yapılması için özel olarak geliştirilen bir cihazın kullanılması gerekiyor. Bu cihazın aparatının görüntülenmek istenen vücut bölgesine doğrudan temas etmesi şeklinde gerçekleştirilen bir görüntüleme yöntemi olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde ultrason cihazları genellikle 2 farklı parçadan oluşuyor. Bu parçalardan ilki cilde doğrudan temas ettirilen prob bölümüdür. Diğer parça ise ses dalgalarını görüntüye dönüştürme görevini üstleniyor. Bu merkez işleme ünitesi ses dalgalarını görüntüye dönüştürerek cihaz üzerinde bulunan ekran bölümüne iletiyor.
Hastaya ya da anne adaylarına ultrason yapılmadan önce prob bölümünün temas edeceği vücut bölgesine özel bir jel sürülüyor. Bu jelin de sağlığa hiçbir zararının olmadığını belirtmek gerekir. Bu jel ses dalgalarının merkez işleme bölümüne tam olarak gönderilmesine yardımcı oluyor ve bu sayede çok daha net bir görüntü almak da mümkün hale geliyor. Radyolog mönitör, görüntüyü gerçek zamanlı olarak aktarıyor. Ancak ultrasonik yapıda olan ses dalgalarının organın ya da lezyonun boyutuna, yoğunluğuna, homojen olup olmadığına bağlı olarak dağılma ya da yansıma yaptığının da bilinmesi gerekiyor. Zira ultrason ile elde edilen görüntünün değerlendirilmesinde bu unsurlar da göz önünde bulundurulur. Sadece dokunun ısısı bile monitöre yansıyan görüntüyü etkileyebiliyor. İşte bu nedenle büyük ebatlara sahip ve düz bir yapıya sahip olan organlar ya da dokular daha net bir şekilde görülebilir.
Anne adayları için ultrason sadece bebeğin görüntülenmesi için kullanılan bir yöntem olarak değerlendirilse de aslında bu görüntüleme metodunun tıbbın pek çok alanında kullanıldığını söyleyebiliriz. Endoskopi ile erişimi mümkün olmayan vücut bölgelerinin, organların, lezyonların ya da dokuların görüntülenmesine ihtiyaç olduğunda ilk olarak başvurulan yöntem ultrasonografidir. Bu nedenle tıp alanında oldukça yoğun kullanılan bir yöntem olduğunu belirtebiliriz. Özellikle karın boşluğunda bulunan organların genel hatları ile incelenmesi, meme taramasının yapılması, gebelik takibi, bu yöntemin en sık kullanıldığı alanların başında geliyor.
Tıpta ultrason yönteminin kullanıldığı alanları şu şekilde sıralayabiliriz:
Tüm bunların yanı sıra bazı spesifik durumlarda da ultrasondan yardım alındığını söyleyebiliriz. Yapılan bazı cerrahi girişimlerin ardından iyileşmenin değerlendirilmesi amacıyla da bu yönteme ihtiyaç olabiliyor.
4D ultrason olarak da adlandırılan 4 boyutlu ultrasonu en genel şekli ile “3 boyutlu ultrasonun fotoğraf şeklinde değil hareketli görüntü şeklinde olması” diye tanımlayabiliriz. Aynı ultrasonla 2 ya da 3 boyutlu görüntü elde edilebildiği gibi 4 boyutlu görüntü de elde edilebiliyor. 4D ultrason özellikle gebelik döneminde büyük önem taşıyor. Çünkü bu yöntemde anne karnındaki bebekte mevcut olan bazı anomalilerin daha net tespit edilebildiğini söyleyebiliriz. Erken dönemde bebeğin cinsiyetinin öğrenilmesine de olanak tanıyan bu görüntüleme yöntemi özellikle yarı damak ya da dudak durumu, polidaktili gibi yüz deformitelerini tespit etmede daha başarılıdır. Bununla birlikte fetal kalp hareketleri ve fetal davranışların da bu yöntemde daha net bir şekilde tespit edilebildiğini belirtmek gerekiyor.
Günümüzde tıp alanında kullanılan başlıca ultrason çeşitleri şöyledir:
Özellikle gebeliğin ilerleyen dönemlerinde uygulanan pelvik ultrasonografi aynı zamanda kadınlarda rahim ve yumurtalıkların değerlendirilmesine ihtiyaç duyulduğunda da tercih ediliyor. Bu ultrason kimi zaman kadınların idrara sıkışık bir durumda olduklarında gerçekleştirilebiliyor. Genellikle sadece birkaç dakika içerisinde tamamlanan bir yöntem olduğunu da belirtelim.
Bu ultrason yöntemi kendi içerisinde farklı tekniklerle yapılabiliyor. Genellikle karın boşluğunda yer alan organların değerlendirilmesinde tercih ediliyor. Gebelik döneminde yapılan görüntülemeler de bu gruptadır. Safra kesesinden böbreklere, mideden bağırsaklara, prostattan karaciğere kadar pek çok iç organın bu görüntüleme yöntemi ile değerlendirilmesi mümkün olabiliyor. 3 boyutlu ya da 4 boyutlu ultrasonografi olarak adlandırılan işlemler de abdominal ultrasonografi tekniklerindendir.
Bu yöntem kadın üreme organlarının görüntülenmesinde kullanılıyor. Pelvik ultrasonografi ile kıyaslandığında daha net görüntü sunuyor olması nedeniyle transvajinal ultrasonun kadın hastalıklarıyla ilgili olarak da daha yoğun tercih edildiğini söyleyebiliriz. Bu yöntemde ultrason cihazının prob bölümü vajina içerisine yerleştiriliyor. Bu sayede özellikle rahim ve yumurtalıklar çok daha net bir şekilde görüntülenebiliyor. Dolayısıyla yanılma olasılığının da daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Anne adayları ultrason görüntülemesinin ne zaman yapıldığını da merak edebiliyor. Gebeliğin öğrenilmesinin ardından sağlıklı bir gebelik başlangıcından söz edebilmek için yapılan ultrason ile gebelik kesesinin görülmesi gerekiyor. Dolayısıyla hamilelikte erken dönemlerde ultrasondan faydalanılmaya başlanır ve gebelik takibi boyunca da bu görüntüleme tekniği kullanılır. Gebeliğin tespitinin ardından yaklaşık 2 hafta geçmesi, gebelik kesesinin görülmesi bakımından yeterli olabiliyor.
Yapılan rutin gebelik kontrollerinde ultrason tekniği mutlaka kullanılıyor. Çünkü anne karnındaki bebeğin gelişiminin kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekiyor ve bu noktada ultrasonun çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. Olası anomalileri tespit etmek ya da Down Sendromu gibi olasılıkların değerlendirilmesi gibi konularda bu yöntem son derece önemli veriler sunabiliyor.
Halk arasında renkli ultrason olarak bilinen renkli doppler son derece önemli bir görüntüleme yöntemidir. Bebeğin kan damarlarında ve kalbindeki kan akımının görüntülenmesini sağladığından bebeğin gelişimi ve sağlığı konusunda oldukça önemli veriler elde etmeyi sağlayan bir yöntem olduğunu belirtmeliyiz. Anne karnındaki bebeklerde mevcut olan damar ve kalp oluşum hataları, bazı gelişim bozuklukları yapılan renkli doppler ile tespit edilebiliyor.
Gebelik takibini yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı renkli ultrason yaptırılmasını isteyebilir. Bu yöntemden faydalanma nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Aynı zamanda yapılan rutin bir kontrolde bebeğin sağlığına dair bazı şüphelerin ortaya çıkması durumunda, doktorunuz tarafından renkli doppler görüntüle tekniğinden faydalanılması talep edilebilir. Renkli doppler genellikle gebeliğin 11. haftası ila 13. haftası arasında, 18. haftası ila 21. haftası arasında gerçekleştiriliyor.