Japon takvimi cinsiyet hesaplama bebek sahibi olan çiftlerin ilgisini çeken konulardan biri oluyor. Çünkü çiftler hamilelik haberi ile birlikte bebeklerinin cinsiyetini de en kısa zamanda öğrenmek istiyor. Kimi zaman da cinsel ilişki takvimini bazı hesaplamalar ile belirleyerek hamilelik öncesinde bebeklerinin istedikleri cinsiyette olmasını hedefleyebiliyorlar.
Bu nedenle Çin takvimi ya da Japon takvimi gibi geleneksel ancak hiçbir tıbbi dayanağı olmayan yöntemlere yönelebiliyorlar. Bu yöntemler sadece ülkemizde değil dünya genelinde çiftlerin yaygın bir şekilde ilgi gösterdiği konulardır. Özellikle Japonya’da bu yönteme büyük bir ilgi gösterildiğini söyleyebiliriz. Ülkede bilimsellikten son derece uzak olsa da halen bu yöntem ile bebeğinin cinsiyetini belirlemeye çalışan çok sayıda çift olduğunu belirtmek mümkün.
Uygulanan Japon takvimi cinsiyet hesaplama işleminde öncelikle aylar yatay ve dikey olmak üzere sıralanıyor. Bir anlamda öncelikle bir tablo hazırlandığını söyleyebiliriz. Sonrasında anne adayının doğduğu ay ile baba adayının doğduğu ayın söz konusu tabloda kesiştiği yer bulunuyor. Bu kesişme noktasından çıkan rakam ile hamile kalınan ayın takvimde hangi sütuna isabet ettiği belirleniyor. Bu sayede bebeğin cinsiyetinin kız mı yoksa erkek mi olduğu anlaşılmaya çalışılıyor.
Bazı çiftler ise Japon takvimi cinsiyet hesaplama işlemi henüz gebelik oluşmadan kullanıyor. Bebeğinin kız ya da erkek olma ihtimallerini daha geniş kapsamlı bir tablo çalışması ile belirleyen bu çiftler cinsel ilişki takvimi oluşturuyor. Bu sayede bebeklerinin istedikleri cinsiyette olmasını sağlamaya çalışıyor.
Kimi zaman akıllara ikiz bebek sahibi olmak için bu takvimin nasıl kullanılabildiği sorusu da gelebilir. Ancak söz konusu takvimin ikiz bebek sahibi olmak için bir formülünün olmadığını belirtelim. Bazı takvim hesaplama yöntemlerinde ikiz bebek sahibi olunması için anne ve baba adaylarının doğum tarihleri baz alınarak çeşitli hesaplama işlemleri yapılabilir. Fakat Japon takviminde böyle bir yöntem yok.
Aslında Japon takvimi cinsiyet hesaplama işlemleri geleneksel bir yöntem olarak çok eski dönemlerden bu yana kullanılıyor. Ancak herhangi bir mantığı ya da bilimsel bir dayanağının olmadığını da belirtmek gerekiyor. Normal şartlarda bir gebelikte bebeğin kız ya da erkek olma ihtimali % 50’dir. Bu yöntemin çok eski dönemlerden günümüze dek gelmesinin nedeni tamamen tesadüften ibarettir.
Takvimden hesaplama yaparak hamile kaldığını ve istediği cinsiyette bebeğe sahip olduğunu iddia eden çok sayıda kişiye rastlayabilirsiniz. Bu durum Japon takvimi cinsiyet hesaplama yöntemine inanılmasını da sağlıyor. Ancak % 50 oldukça yüksek bir orandır ve tamamen tesadüf olarak bebeğin kız ya da erkek olması mümkündür.
Sperm hücreleri X ya da Y kromozomu içerebilir. Ancak kadın üreme hücreleri yani yumurta hücreleri sadece X kromozomu taşıyor. Bebeğin cinsiyetini belirleyen ise yumurtayı dölleyen sperm hücresinin hangi kromozomu taşıdığı oluyor. Eğer yumurta hücresine giren X kromozomu olursa bebeğin cinsiyeti de kız olur. Yumurta hücresine giren sperm hücresi Y kromozomu taşıyorsa bu durumda bebeğin cinsiyeti erkek olur. Görüldüğü gibi Japon takvimi cinsiyet hesaplama işlemi ile bilimsel olarak bebeğin cinsiyetinin belirlenmesi arasında hiçbir benzerlik yoktur.
Bundan kaynaklı olarak Japon takvimi cinsiyet hesaplama yönteminin doğru sonuç vermesini de asla beklememek gerekiyor. Tamamen tesadüfi olarak yöntem doğru sonuç verebilir.
Ancak milyonlarca sperm hücresi arasından hangisinin yumurta hücresine girmeyi başaracağının yapılan basit bir takvim yöntemi ile belirlenmesi elbette tıbben mümkün değildir. Bu ancak tüp bebek yöntemi gibi yardımcı üreme teknikleri kullanıldığında belirlenebilir. Fakat ülkemizde tüp bebek yöntemi ile bebeğin cinsiyetinin belirlenmesinin yasak olduğunu da aktarmak gerekiyor.
Dünyanın pek çok ülkesinde bebeğin cinsiyetini belirlemeye dair geliştirilen, bilim dışı geleneksel yöntemler mevcuttur. Bunlardan biri de Japon takvimi cinsiyet hesaplama metodu oluyor. Takvim hesaplamaları ile bebeğin cinsiyetinin belirlenmesi ya da hamilelik sonrasında bebeğin cinsiyetinin erken dönemde öğrenilmesi mümkün olmaz. Her bir cinsel ilişkide milyonlarca erkek üreme hücresinin yumurtayı döllemek için harekete geçtiğini bilmelisiniz.
Bu tablo, çok sayıda X ve Y kromozomu taşıyan sperm hücreleri arasından hangisinin döllenmeyi başaracağını tahmin etmek anlamına geliyor ki tahmin ile bunun anlaşılması da mümkün olmaz. Zira anne ya da baba adayının doğum tarihi ile bebeğin cinsiyeti arasında da hiçbir ilişki olmadığının altını çizmekte fayda var. Annenin kaçıncı ayda dünyaya geldiği, babanın yılın hangi mevsiminde doğduğu bebeğin cinsiyeti üzerinde etkili olan unsurlar değildir. Anne ya da baba yılın hangi ayında doğarsa doğsun hem kız bebeğe hem de erkek bebeğe sahip olabilir.
Çiftler Japon takvimi cinsiyet hesaplama işlemini hamilelik öncesinde kullanıyor. Ayların yatay ve dikey bir şekilde yazılı olduğu tablo hazırlandıktan sonra anne ve baba adayının doğduğu tarihler işaretleniyor. İki doğum tarihinin kesiştiği nokta bazı alınarak günümüzde geçerli olan Japon takvimine bakılıyor.
Ancak çiftlerin gebelik meydana geldikten sonra da bu yöntemi deneyebildiğini ve henüz bebeğin cinsiyeti belli değilken bebeklerinin kız mı yoksa erkek mi olduğunu öğrenmeye çalıştıklarını söyleyebiliriz. Ancak hem Japonya’da hem de dünyanın çeşitli ülkelerinde bu yöntem genellikle hamilelik planlaması yapılırken yani henüz gebelik oluşmamışken kullanılıyor.
Bebeklerin cinsiyetini ultrason görüntülemesi ile öğrenmek için çok uzun süre beklemek gerekmiyor. Sadece hamileliğin 12. haftasında bu bilgiyi öğrenebilirsiniz. Ancak elbette bunun için bebeğin anne karnındaki pozisyonunun da cinsiyetini öğrenmek için uygun olması gerekiyor. Bu nedenle ilk ultrason görüntülemesi ile bebeğin cinsiyeti görülemediğinde çiftlerin bu bilgiyi öğrenmek için biraz daha beklemesi gerekebiliyor.
Çin takvimi ya da Japon takvimi cinsiyet hesaplama işlemleri ile bebeğin cinsiyetinin belirlenmesi elbette mümkün olmaz. Ayrıca kadın hastalıkları ve doğum uzmanları bu ve benzeri yöntemlerin çiftler tarafından uygulanmasını önermiyor. Bunun nedeni çiftlerin ciddi bir hayal kırıklığı yaşayabiliyor olmasıdır. Anne karnındaki bebeklerin cinsiyetini öğrenmek için gebeliğin 12. haftası ila 14. haftası arasını beklemek gerekiyor.
Bu dönemde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından yapılan ultrason görüntülemesi ile bebeğin kız mı yoksa erkek mi olduğu öğrenilebilir. Ancak çiftler daha öncesinde bu bilim dışı yöntemleri uyguladıklarında elde ettikleri sonuç ile bebeğin cinsiyeti aynı çıkmayabiliyor. Bu durum kimi zaman çiftler için büyük bir yıkım anlamına geliyor.
Oysa gebeliğin bu dönemini beklemek yani sabretmek çok daha doğru olacaktır. Ultrason görüntülemesi ile bebeğin cinsiyetini öğrenmek ve tüm hazırlıkları bu dönemden sonra yapmak olası bir hayal kırıklığını da ortadan kaldırır. Aynı zamanda gebelik öncesinde de cinsiyet belirlemek için geleneksel yöntemleri uygulamaktan uzak durun.
Son yıllarda Uzak Doğu kültürünün büyük ilgi görmeye başlaması ile birlikte bu ve benzeri yöntemlere olan inanç da artmaya başladı. Oysa bilim dışı yöntemler ile başarılı bir hesaplama yapmak ya da doğru sonuçlar elde etmek imkansızdır. Dolayısıyla çeşitli takvim hesaplamaları ile merakı gidermeye çalışmak, bebeğin cinsiyetini belirlemeye çalışmak beyhude bir çabadan öteye gitmeyecektir.
Op. Dr. Barış KorkmazKadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
