Gestasyonel yaş en genel tanımı ile anne karnındaki bebeğin yaşıdır. Kadınların son adet döneminin ilk günü esas alınarak hesaplanır. Bunun nedeni ise gebeliğin hangi gün meydana geldiğinin pek bilinmiyor olmasıdır. Dolayısıyla bu yaşın hesaplanmasında son adet döneminin ilk günü dikkate alınır. Rahimde uygun koşullar olduğunda sperm hücreleri 3 güne kadar aktif kalabiliyor. Döllenme, cinsel ilişkiden sonraki gün de meydana gelebilir. Bu nedenle döllenmenin meydana geldiği zamanı tespit etmek pek mümkün olmaz.
Elbette gestasyonel yaş gibi gestasyon haftası gibi kavramların anlamları da merak ediliyor. Gebelik haftası olarak açıklanabilecek olan gestasyon haftası fetal haftadan daha farklı zaman dilimlerini işaret eder. Örneğin gebeliklerde 3. ile 4. gestasyon haftası, 1. ve 2. fetal haftaya delalet eder. İlk 2 gestasyon haftasında henüz teknik anlamda gebelik oluşmamıştır.
Adet dönemi bitmiş olur ve ovulasyon için rahimde hazırlıklar başlar. Ancak ilk 2 haftada henüz kadın ve erkek üreme hücreleri buluşmamıştır ve döllenme de meydana gelmemiştir. Bu konuda gebelik takibinizi yapan kadın hastalıkları ve doğum uzmanı ile görüşebilirsiniz. Böylelikle çok daha detaylı bilgi almanız mümkün olacaktır. Aynı şekilde gestasyonel yaş konusunda da doktorunuza danışabilirsiniz.
Gebeliklerin %10’un da görülen makrozomi yani iri bebek durumu, çeşitli riskleri de beraberinde getiriyor. Ağırlığı 4000 gramın üzerinde olan bebekler için makrozomiden söz edilebilir. Anne adayları için gestasyonel yaş konusunda merak edilen hususlardan biri de iri bebek durumunda hangi risklerin ortaya çıktığı oluyor. Aslında risklerin doğumla birlikte ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
Çoğunlukla zorlu ve uzun bir doğum söz konusu oluyor. Doğum sırasında bebeklerin omzunun doğum kanalına takılması ve doğum travması riskleri son derece yüksektir. Sinir zedelenmeleri gibi bebekleri hayatları boyunca etkileyecek riskler de söz konusu olduğundan bu gibi durumlarda vajinal doğum yerine sezaryenle doğumun tercih edilmesinde fayda olacaktır.
Ultrasonografi, anne karnındaki bebeklere iri bebek tanısı konması için yeterli olabiliyor. Yapılan rutin kontrollerde bebeklerdeki gelişim de düzenli olarak takip edilir. Şayet bebeğin gelişimi normalden daha hızlıysa bu durumda iri bebek durumuna dair şüphe duyulur. Bu gibi durumlarda anne adayına yapılan şeker tarama testleri de son derece önemlidir. Çünkü anne adayında gebelik şekeri tanısı yoksa bu durumda herhangi bir tedavi uygulanmasına gerek olmaz. Ancak anne adayında şeker hastalığı varsa bu durumda kan şekerinin mutlaka kontrol altına alınması gerekir.
Anensefali de gestasyonel yaş konusunda merak edilen durumlardan biridir. Genel olarak bebeklerin anne karnındayken üst nöral tüp bölgesinin kapanmaması durumu olarak açıklanabilir. Bebeklerin kafatasının bir bölümü ya da beynin bir bölümü olmaz. Bebekler bu rahatsızlıkta kafasının bir bölümü eksik ya da açık olacak şekilde dünyaya gelirler. Aynı zamanda beynin serebrum bölümü de çoğunlukla olmaz.
ABD’de he’ 10 bin doğumdan 1’inde bu rahatsızlık görülüyor. Türkiye’de ise görülme sıklığının çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Gebelikten hemen önce başlanan folik asit takviyesi bu sorunun meydana gelme olasılığını azaltıyor olsa da tamamen ortadan kaldıramıyor. Folik asit takviyesi sadece % 70 oranında bu durumun meydana gelme riskini azaltıyor. Sıklıkla merak edilen hususlardan biri de bu hastalığın tedavisinin olup olmadığıdır. Maalesef anensefali hastalığının bir tedavisi yok. Bu hastalığa sahip olarak dünyaya gelen bebekler kısa bir süre sonrasında maalesef yaşamlarını yitirirler.
Anne adayları gestasyonel yaş konusunda farklı detayları da merak edebiliyor. Bunlardan biri de lanugodur. Halk arasında ‘ayva tüyü’ gibi isimlerle de adlandırılabilen lanugo, yeni doğan bebeklerin vücutlarında olan ve son derece ince bir yapıya sahip tüylerdir. Bu görünüm anne adayları için endişe verici olabilir. Ancak lanugo tüylerinin doğumdan bir süre sonra döküldüğünü ve bu konuda endişe etmeye gerek olmadığını söyleyebiliriz. Bu tüyler bebekler anne karnındayken, gebeliğin yaklaşık olarak 14. haftasında çıkmaya başlıyor. Kısa zamanda bebeklerin vücudunu tamamen kaplıyor.
Hamileliğin 20 haftasına gelindiğinde ise tüyler artık çok daha yoğun bir görünüm kazanıyor. Bu tüyler çoğunlukla renksizdir ve son derece yumuşak bir yapıya sahiptir. Bu nedenle anne karnındaki bebekler için de rahatsızlık verici olmazlar. Kafa bölgesinde yoğunlaşıyor olmaları ise söz konusu tüylerin bebeğin ilk saçları olarak tanımlanmasını da beraberinde getiriyor.
Aynı zamanda gebelik yaşı ile lanugo arasında bir bağlantı yok. Her bebekte bu tüyler belirli bir hamilelik haftasında çıkmaya başlar. Görevleri ise bebeklerin vücudunu sıcak tutmaktır. Hamileliğin son haftalarında yoğunluklarının azalması yani tüylerin dökülmeye başlaması ise artık bu dönemde bebeklerin vücudunda yağ tabakasının oluşmaya başlamasından kaynaklanır. Fakat doğuma kadar tüylerin tamamı dökülmüş olmaz ve bu nedenle bebekler vücutlarında bu tüylerle dünyaya gelirler.
Yine gebelik yaşı gibi konularda araştırılan hususlardan biri de söz konusu tüylerin ne zaman tamamen döküldüğü oluyor. Prematüre bebeklerde tüylerin tamamen döküldüğü dönem biraz daha uzun olabilir. Genellikle doğumdan 3 ay ile 4 ay sonrasında tüyler dökülür. Bu arada lanugo tüylerinin bebeklerin omuzunda, sırtında ve şakak bölgelerinde de görülebildiğini söyleyebiliriz.
Hamilelik konusunda yaş faktörünün son derece önemli olduğu biliniyor. Dolayısıyla gestasyonel yaş konusunda her kadının bilmesi gereken önemli unsurlar var. Bunlar biri ilerleyen yaşlarda oluşan gebeliklerde bazı sağlık sorunlarına dair olasılıkların güçleniyor olmasıdır.
Yapılan araştırmalar hamilelik için en ideal yaşın 20 ile 35 arası olduğunu ortaya koydu. Elbette 35 yaş sonrasında da sağlıklı bir gebelik oluşabilir. İki gebelik arasında en az 2 yıl süre olması da son derece önemlidir. Daha kısa sürede gebelik oluşması durumunda anne karnındaki bebeğin bu durumdan olumsuz etkilenmesi söz konusu oluyor. Ölü doğum ya da düşük gibi risklerin de çok daha fazla olduğunu belirtmek gerekiyor.
Kadınlarda yaşın ilerlemesi ile birlikte doğurganlık da azalıyor. Özellikle 35 yaş sonrasında kadınların hamile kalma olasılıklarının düşmeye başladığını ve yumurta rezervinin de hızla azaldığını belirtmek gerekiyor. 40 yaş sonrasında ise gebe kalma olasılığı artık çok daha düşük olduğundan genellikle tüp bebek tedavisi gibi yardımcı üreme teknikleri devreye giriyor.
Anne adayları gestasyonel yaş ya da gestasyonel kese gibi konularda da bilgi sahibi olmak isteyebiliyor. Gestasyonel kese, halk arasında gebelik kesesi olarak adlandırılır. Yani bebeğin içinde bulunduğu ve büyüyüp geliştiği kesedir. Elbette gebeliğin belirli bir haftasında bu kesenin ultrason ile görülmesi mümkün olabiliyor. Bunun için transvajinal ultrasonun yapılmasına ihtiyaç olur.
Hamileliğin 5. haftası ile 6. haftası arasında bu kese içerisinde yolk kesesi de görülür. Yolk kesesi sağlıklı bir gebelikten söz edebilmek adına son derece önemlidir çünkü bu kese embriyonun ilk besin kaynağı olur. Gebeliğin bu döneminde kandaki beta hCG seviyesinin 18 ile 7300 mlU / ml dolaylarında olduğunu söyleyebiliriz.