Gebelikte bitki çayları tüketilirken kesinlikle son derece dikkatli olmak gerekiyor. Bitki çayları son derece masum görünüyor olsa da hamilelikte istenmeyen sonuçlara yol açabilecek kadar güçlüdür. Anne adayları kimi zaman sakinleşmek kimi zaman daha rahat uyumak amacıyla rotasını bitki çayı çeşitlerine çevirebiliyor. Burada amaç bitki çaylarının faydalarından istifade etmektir.
Fakat maalesef bilinçsizce tüketilmesi durumunda da erken doğum, rahimde kasılma gibi ciddi sıkıntılar da yaşanabilir. Gribe karşı etkili olan bir çay var mı ya da kekik çayının gebelikte tüketilmesi doğru mu gibi sıklıkla merak edilen konulara da değineceğiz. Ancak öncesinde bitki çaylarının zararlı olup olmadığı konusunu çok daha detaylı bir şekilde ele alalım.
Öncelikle toplumda bitki çaylarının ilaçlardan daha zararsız olduğu şeklinde bir algının mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Elbette tüm bitki çaylarının zararlı olduğunu belirtmiyoruz. Ancak tıpkı ilaçlarda olduğu gibi bitki çaylarının içerisinde de bazı etken maddeler bulunuyor. İlaçlarda bulunan etken maddelerin dozajları bellidir.
Fakat bitki çayları gelişigüzel içildiğinden etken maddelerin vücuda aşırı düzeyde yüklenmesi gibi bir tablo ortaya çıkabiliyor. İşte bu nedenle gebelikte bitki çayları üzerinde titizlikle durulması gereken unsurların başında geliyor. Ayrıca bazı bitki çaylarının birden fazla etken madde içerebildiğini de asla göz ardı etmemek gerekir. Dolayısıyla hamile olanlar ve çocuklar için bu çayların gelişigüzel tüketilmesi çeşitli sakıncalar doğurabiliyor. Tüm gıdalar gibi bitki çaylarının aşırı miktarda tüketilmesi için hamile olsun ya da olmasın herkes için sakıncalıdır.
Sonuç olarak bitki çaylarının tümüne ‘masum’ gözüyle bakmak asla doğru değildir. Yüzyıllar öncesinden bu yana bitkiler çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyordu. Bu nedenle ilaçlara eşdeğer gözüyle bakılmaları gerekiyor. Bilinçsiz kullanım, bilinçsiz bir şekilde, gelişigüzel ilaç kullanımına benzer bir durumdur. Hamilelik döneminde tüketilen her bir gıda plasenta yoluyla bebeğe de geçiyor. Bitki çayları da aynı şekilde bebeğin eşi sayesinde bebeğe ulaşabiliyor. Anne adaylarının bu durumu da dikkate almasında ve doktorlarına danışmadan bu çayları tüketmemesinde fayda olacaktır.
Elbette gebelikte bitki çayları düşük tablosunu ortaya çıkarabilir. Özellikle adaçayı her daim sıklıkla tüketilen bitki çaylarının başında geliyor. Ancak adaçayı içerisinde ‘thujone’ isimli bir bileşen bulunuyor ve bu bileşenin de aşırı adaçayı tüketimi durumunda düşüğe neden olduğu yönünde çeşitli araştırma sonuçları da mevcuttur. Amerikan Gebelik Derneği tarafından yapılan bir araştırmada adaçayının fazla tüketiminin hamilelikte yüksek tansiyona da neden olabildiği sonucuna varıldı.
Tıpkı adaçayı gibi akdiken, Cezayir menekşesi, kekik, mazı, meyan kökü, ökse otu, pelin otu, ravent (ışgın),rezene, sinameki ve yarpuz gibi bitkilerin de rahimde uyarıcı bir etkiye sahip olabildiği biliniyor. Bu nedenle rahimde beklenenden daha erken dönemde kasılmalar başladığından düşük ya da erken doğum gibi çeşitli sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Ancak burada kritik bir unsurdan da söz etmek gerekir. İstenmeyen gebelikleri sonlandırmak için bu bitkileri aşırı miktarda tüketmek de asla doğru değildir. İstenmeyen gebeliği sonlandırmanın tek yolu kürtajdır.
Grip ve soğuk algınlığı gibi hafif rahatsızlıklarda tüketilebilecek bitki çayları elbette mevcut. Ancak bu bitki çaylarının kesinlikle az miktarda tüketilmesi gerekiyor. Anne adaylarının ise doktoruna danışmadan hiçbir bitki çayını tüketmesi önerilmez. Genel olarak gribe karşı etkili olabilen bitki çaylarına şu örnekleri verebiliriz:
Gebelik döneminde grip gibi rahatsızlıkları yaşamamak için hamilelik planlayanların grip aşısı olması da mümkündür. Bu konuda da kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına danışabilir ve çok daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
Anne adayları gebelikte bitki çayları tüketimiyle ilgili bazı hususlara çok dikkat etmelidir. Bu hususları kısa bir liste halinde aktarabiliriz.
Hamilelik döneminde titizlikle yaklaşılması gereken çay çeşitlerinden biri de kekik çayıdır. Çünkü günde 2 fincan kekik çayı içilmesi durumunda bir süre sonra gebelik sonlanabilir. Aynı zamanda kanama ya da erken doğum gibi sonuçlara yol açabildiğinin de altını çizelim. Bu nedenle gebelikte bitki çayları seçiminin titizlikle yapılması ve kekik çayından da uzak durulması gerekiyor. Benzer özellikler fesleğen çayı ve keten tohumu çayı için de geçerlidir. Bu çayların da kesinlikle çok az miktarda içilmesi ve bazı anne adayları tarafından da asla tüketilmemesi gerekir.
Gebelik döneminde papatya çayı içilmesi önerilmez. Bunun nedeni ise belirli bir miktarda alınması durumunda kaslarda gevşemeye neden olmasıdır. Zira papatya çayı zaten rahatlamak ve sakinleşmek için tercih edilen bir bitki çayıdır. Ancak kaslarda gevşeme olması erken doğuma ya da düşüğe neden olabilir. Papatya çayının içerisinde uçucu yağ, rezin ve fenolik bileşikler bulunuyor.
Her ne kadar bu bileşenler mide rahatsızlıklarına iyi geliyor ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyorsa da aşırı kullanımı durumunda kan sulandırıcı ilaçlarla etkileşime girmesine neden olabilir. Adet söktürücü bir etkisi olan bu çayın fazla tüketilmesi kanama riskini de artırabilir. Bu nedenle hamilelik döneminde tüketilmesi pek tavsiye edilmez. Bunun nedenlerinden biri de papatya çayının gebelikte kullanımına dair herhangi bir araştırmanın yapılmamış olmasıdır. Sadece vücutta yarattığı etkiler biliniyor ve bu etkilerden bazıları da hamilelikte sakıncalı olabiliyor.
Daha önce de değindiğimiz gibi gebelikte bitki çayları doktora danışılarak tüketilmelidir ve doktor tarafından sakıncalı bulunmayan bitki çaylarının da sıklıkla içilmesi ya da fazla miktarda içilmesi tavsiye edilmez. Her bir bitki çayının etken maddesi farklı olabiliyor. Bu etken maddeler vücutta istenmeyen tepkiler yaratabilir. İşte bu nedenle anne adayının gebelik durumu, genel sağlık durumu ya da kan değerleri dikkate alınarak doktorunuz bitki çaylarından bazılarını yasaklayabilir ve bazılarını da az miktarda tüketmek kaydıyla tavsiye edebilir.
Hamilelik döneminde tüketilebilecek olan bitki çayı sayısının çok fazla olmadığını belirtmemiz gerekiyor. Günde 1 fincanı geçmemek kaydıyla ıhlamur çayı tüketilebilir. Yine yoğun bir şekilde demlenmemesi ve günde 1 fincanı geçmemesi kaydıyla melisa çayının da tüketilebileceğini belirtelim.