Çikolata kisti rahim dışındaki bölgelerde rahim iç yüzeyini döşeyen endometrial dokunun varlığıyla karakterize bir kist türüdür.
Endometrial dokunun bu şekilde yanlış konumlanmış olması durumunda da adet döngüsü meydana gelir. Ancak çikolata kistinin nerede konumlandığı da etkilediği dokular açısından önem taşıyor. Yumurtalıklarda yerleşim göstermesi durumunda yumurta kalitesini olumsuz yönde etkilediğini söyleyebiliriz.
Aynı zamanda fallop tüplerinin işleyişini de olumsuz etkiler. Bununla birlikte karnın iç kısmında yapışıklığa da neden olduğunu söyleyebiliriz. Çikolata kistiyle ilgili tanının nasıl konduğuna, tedaviye ve merak edilen diğer konulara da değineceğiz. Ancak öncesinde nedenlerini hep birlikte gözden geçirelim.
Şimdiye dek çikolata kisti üzerine çok sayıda araştırma yapıldığını belirtelim. Ancak henüz bu kistin oluşum nedeni tam olarak bilinemiyor. Yapılan bu araştırmalar neticesinde söz konusu kistin nedenlerine bazı teoriler olduğunu söyleyebiliriz. Bu teorileri şu şekilde sıralayabiliriz:
Öncelikle çikolata kisti belirtilerinin genellikle geç fark edildiğini söyleyebiliriz. Çoğunlukla hastalarda kısırlık şikayeti olduğunda tanı konuyor. Aslında bu kist adet dönemlerinde şiddetli kasık ağrısına yol açar. Ancak kadınların büyük bölümü bu ağrının adet döneminden kaynaklandığını düşünerek doktora başvurmaz. Bu nedenle tanı konması da gecikebilir. Genel olarak belirtileri şu şekilde aktarabiliriz:
Pelvik bölgesinde ağrı ve kramplar adet kanamasından hemen önce başlar ve siklus süreci boyunca da devam eder. Bel ya da kasık bölgesinde yoğunlaşabilen bu ağrının şiddeti de zaman zaman yükselebilir. Bununla birlikte cinsel ilişki sırasında ağrı olması da nedenler arasında yer alıyor. Kimi zaman cinsel ilişkiden hemen sonra da ağrı şikayeti meydana gelebiliyor.
Belirtilerden bir diğeri de adet dönemlerinde kanamanın miktarının çok fazla olmasıdır. Aşırı adet kanamaları her hastada görülmez. Aynı zamanda her ay düzenli olarak aşırı kanama olmayabilir. Kimi zaman adet dönemlerinin dışında ara kanamalar da meydana gelebilir.
Çikolata kistinin hamile kalmayı önlemesi söz konusu olabiliyor. Hatta çoğu zaman kadınlar gebe kalamadıkları şikayeti ile doktora başvurduklarında kısırlık tanısı konuyor.
Tüm bunlarla birlikte hastaların bazılarında ishal, kabızlık gibi sindirim sistemi sorunları da görülebiliyor. Şişkinlik ve mide bulantısı gibi şikayetlerin de olabildiğini söyleyebiliriz.
Elbette çikolata kisti tanısı konabilmesi için bazı muayene ve tetkiklerin yapılması gerekiyor.
Jinekolojik muayene ile üreme organlarında bir sorun olup olmadığının gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu sayede kistik yapıların tespit edilmesi de mümkün olabiliyor.
Yüksek frekanslı ses dalgalarının kullanıldığı ultrason ile üreme organlarının detaylı bir şekilde gözden geçirilmesi mümkün olabiliyor. Dolayısıyla doktorun inceleme için ultrason ile muayeneye de ihtiyaç duyabileceğini söyleyebiliriz.
Manyetik rezonans görüntüleme organların ya da dokuların detaylı bir şekilde incelenmesini sağlayan yöntemlerden biridir. MRG ile rahim dışına yerleşmiş olan endometrial dokuların hem yerleri hem de büyüklükleri tespit edilebilir.
Çikolata kistinin tanısında en net sonuçları veren yöntem laparoskopidir. Göbek deliğinin yakınına açılan küçük bir kesi ile karın içerisine girilir ve mikro kamera ile görüntüleme sağlanır. Bu yöntemde şayet gerekli görülürse biyopsi için örnek de alınabilir.
Şayet çikolata kisti tedavi edilmezse yumurtalıkların fonksiyonları ile ilgili bazı sorunlar ortaya çıkabilir. Aynı zamanda yumurta kalitesi bozulabilir ve kısırlık sorunu ortaya çıkabilir. Şiddetli ağrı şikayetinin artması da söz konusu olabileceği için bu durum kadınların günlük hayatını da olumsuz yönde etkiler.
Çikolata kisti dış gebelik riskini de ciddi düzeyde artırıyor. Son olarak tedavinin yapılmaması durumunda rahim dışındaki anatomik yapının bozulması riskinin de ortaya çıkabileceğini belirtelim.
Öncelikle çikolata kisti tedavisinin farklı prosedürler ile uygulanabildiğini söyleyebiliriz. Tedavide ilaç kullanımı söz konusu olabildiği gibi cerrahi müdahale de tercih edilebiliyor. Hem ilaç kullanımı hem de ameliyat bir arada uygulanabilir. Ancak çoğunlukla ilk önce ilaç tedavisinin tercih edildiğini söyleyebiliriz.
İlaç tedavisi hastaların ağrı şikayetlerini gidermeyi de sağlayabiliyor. Hormon takviyesi de tercih edilen tedavi yöntemlerden biridir. Çünkü adet döngüsü sırasında hormonların yükselmesi ve sonrasında düşmesi patolojik endometrial dokuların kalınlaşmasına, parçalanmasına ve aynı zamanda kanama ile vücuttan atılmasına yol açar. Hormon takviyesi ile dokulardaki kalınlaşmanın azaltılması hedeflenir.
Bu noktada önemli bir detayın altını çizmek gerekiyor. Kadınların ileride gebelik planlaması durumunda hormon tedavisi uygulanamaz. Cerrahi müdahale ise laparoskopik yöntemle gerçekleştirildiğinde hastalar için zorlayıcı bir çikolata kisti tedavisi değildir.
Bu işlem sırasında göbek deliğinin yakınından kiste ulaşılır ve kistin vücuttan çıkarılması sağlanır. Hastanın yaşı, kistin büyüklüğü, hastanın şikayetleri gibi çok sayıda unsur bir arada değerlendirilir ve hasta için en uygun tedavi yöntemi tercih edilir.
Yapılan araştırmalar çikolata kisti oluşumunun kimi zaman kendiliğinden küçüldüğünü ortaya koyuyor. Ancak bu kistlerin herhangi bir tedavi uygulanmaması durumunda kendiliğinden geçmesi de mümkün değildir. Sadece boyutlarında bir küçülme meydana gelmesi mümkün olabilir. Tamamen geçmesi için mutlaka tedavinin yapılması gerekiyor.
Elbette bekarlarda da çikolata kisti problemi ortaya çıkabiliyor. Bu kistin 12 – 80 yaş arasında görülebildiğini belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla bekar kadınlarda da söz konusu hastalığın gelişmesi mümkündür.
Günümüzde çikolata kisti ameliyatı genellikle laparoskopik yöntemle gerçekleştiriliyor. Genel anestezi altında yapılan bu ameliyatta cilde küçük bir kesi uygulandığından geniş bir ameliyat izi de olmuyor. Aynı zamanda hastaların iyileşme süresinin de çok daha kısa olduğunu söyleyebiliriz. Ameliyatta kistin vücuttan tahliye edilmesi amaçlanıyor. yaklaşık olarak 1 saat gibi bir zaman dilimi içerisinde operasyon tamamlanıyor.
Ancak çikolata kistinin tekrarlama olasılığının da olduğunu unutmamak gerekiyor. Yapılan analizlere göre bu kistin tekrarlama oranı % 25 dolaylarındadır. Bu durumda hastanın yeniden tedaviye alınması gerekiyor.