Atrofi en genel tanımı ile normal ebatlarda olan bir organın sonradan çeşitli nedenlere bağlı olarak küçülmesidir. Aynı zamanda organın ya da dokunun gelişme evresinde küçük kalması durumunda da atrofiden söz edilebilir. Hipertrofinin tersi olan bu problem kanlanma problemlerinden kaynaklı olarak ortaya çıkabildiği gibi beslenme bozukluklarından kaynaklı olarak da görülebiliyor.
Aynı zamanda hormonal unsurların da organ gerilemesi oluşmasında etkili olduğunu söyleyebiliriz. Organda ya da dokuda ‘körelme’, ‘zayıflama’ gibi isimlerle de anılabilen atrofinin çeşitlerine ya da hangi dönemde görüldüğüne de değineceğiz. Ancak öncesinde neden oluştuğu konusunu daha detaylı bir şekilde ele alalım.
Elbette atrofi nedenini sadece tek bir unsura bağlamak doğru olmaz. Çünkü bu sorun pek çok farklı nedene bağlı olarak görülebiliyor. En yaygın nedenleri ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Özellikle kaslarda meydana gelen atrofinin en yaygın belirtisi beslenme yetersizliğidir. Vücudun günlük vitamin, mineral ve protein ihtiyacının karşılanmaması durumunda kaslarda, dokularda ya da organlarda gerileme olabiliyor. Her gün yeterli oranda su tüketilmesi de gerekir. Yetersiz su tüketimi de çeşitli sorunlara neden olabilir.
Hareketsiz bir yaşam sürmek çok sayıda hastalığın neden olabildiği gibi atrofinin de nedenleri arasında yer alıyor. Günlük olarak egzersiz yapmak ise bu riski ortadan kaldırabiliyor. Özellikle masa başı çalışanlarda söz konusu problemin daha yaygın görülmesinin nedeni de budur.
Yaşın ilerlemesi ile birlikte vücudu hem dengeli ve doğru beslenme hem de egzersiz ile desteklemek gerekiyor. Desteklenmediğinde ise dokuda, organlarda ya da kaslarda gerileme meydana gelebiliyor.
Kimi zaman hastalıklar da organları ya da dokuları olumsuz yönde etkileyebiliyor ve maalesef gerileme sorunu ortaya çıkabiliyor. Hastalıklara bağlı olarak tedavi amaçlı yapılan cerrahi müdahalelerin de bu soruna neden olabildiğini söyleyebiliriz.
Sağlıklı bir vücuda sahip olmanın koşullarından biri de hormon dengesidir. Hormonal dengede meydana gelen sorunların hem kadınlarda hem de erkeklerde söz konusu soruna yol açtığını belirtmemiz gerekiyor. Zira östrojen hormonu eksikliği özellikle menopoz döneminden sonra kadınlarda vajinal atrofiye sebebiyet verebiliyor. Genetik faktörlerin bu soruna neden olabildiğine dair kesin bir bilgi bulunmuyor. Ancak genetik unsurlara bağlı olarak yaşanan hastalıklardan kaynaklı olarak bu sorun ortaya çıkabilir.
Vajinal atrofi menopoz döneminin ardından kadınların yaklaşık olarak yarısında görülen bir sorundur. Menopozun yanı sıra kanser, çeşitli nedenlere bağlı olarak cerrahi müdahale yapılması ve buna bağlı olarak östrojen hormonu eksikliği olması, vücudun bu bölgesinde kan dolaşımının azalmasına yol açıyor. Dolayısıyla vajinal mukozada dökülme, incelme gibi sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
Bu da beraberinde atrofiyi getiriyor. Elbette her kadında menopoz dönemi sonrasında böyle bir sonucun ortaya çıkacağına dair kesin bir kanaatten söz etmek doğru olmaz. Ancak gayet yaygın görüldüğünü de göz ardı etmemek gerekiyor.
Bu arada gerilemiş vajina ile birlikte kaşıntı, kayganlıkta azalma, anormal akıntı, kuruluk ya da enfeksiyona eğilim gibi problemler de görülebiliyor. Cinsel ilişki sırasında ağrı olması, genital bölgede mevcut olan yağ dokusunun azalmasından kaynaklı olarak bu bölgede renk değişiklikleri ya da vajen görünümünde bozukluklar olması gibi sorunlar da ortaya çıkabilir. Bu sorunlar her organ gerilemesi durumunda yaşanmıyor. Ancak vajinada gerilemenin olması durumunda çoğunlukla bu ve benzeri şikayetlerin de görüldüğünü söyleyebiliriz.
Aslında atrofi probleminin bazı dönemlerde görüldüğünü, bazı dönemlerde ise görülmediğini ifade etmek doğru olmaz. Çünkü yukarıda da sıraladığımız gibi bu sorun pek çok farklı unsura bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla yaşamın herhangi bir döneminde görülmesi de mümkün olabiliyor.
Elbette kadınlarda doğurganlığın sona ermesi yani menopoz dönemi atrofi oluşma sıklığının daha fazla olduğu bir dönemdir. Ancak vajinada gerileme sadece menopozla birlikte görülmez. Daha erken dönemde vücudun bu organında bir hastalık olması, cerrahi müdahale gerekmesi gibi nedenlere bağlı olarak da genç yaşlarda atrofinin görülebileceğini belirtmek gerekiyor.
Kaslarda gerilemenin olması ise hareketsiz bir yaşam sürülmesi durumunda her yaşta olabilir. İlerleyen yaşlarda ise insanların daha hareketsiz olması gibi nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Sonuç olarak atrofi her yaşta hatta çocukluk döneminde bile görülebilen sorunlar arasında yer alıyor. Riskin yüksek olduğu bir yaş grubundan söz etmek de doğru olmaz.
Her ne kadar atrofi dendiğinde akla hemen kaslar ya da vajina geliyor olsa da diğer organlarda da söz konusu sorun yaşanabilir. Çünkü gerileme, sadece organlarda değil hücrelerde ya da dokularda da olabilir. Buna bağlı olarak atrofi meydana gelen organ, doku ve hücreleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Tüm bunlar dünya genelinde yaygın şekilde görülenlerdir. Aynı zamanda bazı spesifik nedenlere bağlı olarak vücudun farklı bölgelerinde de söz konusu sorunun gelişebildiğini belirtmemiz gerekiyor.
Elbette atrofinin gelişmesi durumunda çeşitli tedavi seçenekleri değerlendirilir. Ancak vücudun hangi bölgesinde, organında ya da dokusunda meydana geldiğine bağlı olarak tedavinin de değişkenlik gösterdiğini söyleyebiliriz. Optik atrofiyle gerilemiş vajina durumunda aynı tedavinin uygulanması söz konusu olamaz. Tedavi genellikle gerilemenin nedenlerinin belirlenmesinin ardından uygulanıyor. Bu nedenle ortadan kaldırmaya yönelik tedaviler uygulanıyor ve böylelikle başarılı sonuçların elde edilmesi de mümkün olabiliyor.
Kadınlarda menopoz dönemi atrofi sorunu ortaya çıktığında ise östrojen eksikliğini ortadan kaldırmaya yönelik tedaviler uygulanıyor. Vücudun yeniden hormon dengesine kavuşmasının sağlanması ile vajinayla alakalı sorunların giderilmesi de hedefleniyor. İlaç tedavisi, hormon takviyesi gibi tedavi seçeneklerinin yanı sıra hastaların yaşadıkları diğer problemleri gidermeye yönelik ek tedaviler de uygulanabilir. Tanı konması ve nedeninin belirlenmesinin ardından uygulanacak tedaviye dair tarafınıza doktorunuz bilgi iletecektir.
Kadınlarda vajinal atrofi ile beraber idrar kaçırma sorunu da görülebiliyor. Bunun nedeni ise mesane bölgesi kaslarında gevşeme olmasıdır. Bu nedenle özellikle öksürme, hapşırma, ani hareket etme, gülme, zıplama gibi eylemler sırasında idrar kaçırma problemi görülüyor.
Bazı kadınlarda ise egzersiz hareketlerinin yapılması sırasında idrar kaçırma şikayetinin görüldüğünü söyleyebiliriz. Bu durum ‘stres inkontinans’ yani istemsiz olarak idrar tutamama olarak adlandırılıyor. İdrar kaçırma sadece bir ya da birkaç damla olabildiği gibi daha fazla da olabilir.
Elbette bu durum kadınları psikolojik açıdan da olumsuz yönde etkiliyor. Cinsel yaşam kalitesi ya da günlük yaşam konforu da etkilendiğinden kadınlar için ciddi bir problem halini alıyor. Çok sayıda kadının idrar kaçırma şikayeti nedeniyle iş hayatına hatta sosyal hayatına bile son verdiği biliniyor.
Eşler arasında çeşitli sorunlara da neden olabildiğini söyleyebiliriz. Çünkü cinsel isteksizlik, depresyon, özgüven kaybı gibi sorunlar yaşanıyor. Bu gibi durumlarda da sorunu bir ‘kader’ olarak algılamak yerine mutlaka tedavi için doktora başvurmak gerekir.